DERVİŞ ve DEVRİMCİ

DERVİŞ ve DEVRİMCİ

Yaratıcı insanlarda, bu şekilde yaratıcı olmayan, düz, ‘sıradan’ insanlara karşı bir tahammülsüzlük gözlenebiliyor.

Bu durum üzerine derinlemesine bir tefekkür bizi şu çıkarsamalara götürebilir.

Yaratıcı insan çoğunlukla farkındalığı ve her şeyden önce de öz farkındalığı yüksek insandır. O yazılı olmayan bazı dilleri çözmüştür ve o dillerde konuşur.

Kişi ilk başlarda kendisinin bir biçimde öne çıktığını (evrim, genetik, şans, Allah’ın lutfu vs.) düşünerek bir takım havalara da girebilir.

Öz varkındalık belli bir düzeyi aştıktan sonra (bir biçimde tür ve türün doğasını da kapsadıkça) birey aslında bütün türdaşlarının aynı yaratıcı dile (dışa vurmasalar da) sahip olduklarını anlamaya başlar.

Bu durum bir yandan oturduğu tahtın sallantılı olması (yaratıcılığı taşıyan bedenin kırılganlığı ve de yanlızlık duygusu) dolayısıyla taşıdığı melankoliye iyi gelse de onu düz türdeşlerine karşı daha da takammülsüz yapabilir.

Farkındalığın artmasına paralel bir aşamada karşılaşılabilen bu paradoksal olgunun bir açıklaması, bireyin karşısındaki düz insanın uyur halindeki en az kendisi kadar gelişkin sanatçıyı görmeye başmalasıdır.

Evet rüyalardan söz ediyoruz. Bu farkındalık en sıradan bildiğimiz insanların uyur hallarinde muazzam senaristlere, ressamlara, şairlere, yani adeta göksel bakış ve kavrayışa sahip mistik varlıklara dönüştüklerini ve hem de bunu her gün yapabildiklerini bilmekle ilgilidir.

İşte burada birey uyuyan potansiyeli bilmenin getirdiği büyük bir sabırsızlık ve tahammülsüzlük, ama tam da ‘uyanık’ oldukları için içlerindeki gerçek devin iğdiş olduğunu farkedemeyenleri uyutmak mı uyandırmak mı gerektiğini bilememenin, daha doğrusu gerçek uyanmanın uyumaktan geçtiğini anlatamamanın git gelleriyle baş etmeye çalışır.

Yaratıcı bireyin aşık olduğu bir dil vardır. Bütün hayatını bu dili konuşanları bulmaya adayabilir. Çaresizlik onu içine kapatabilir.

Asıl büyük derdini ve umudunu ise aslında herkesin bu dili içlerinde taşıdıklarına emin olduğunda yüklenir.

Değiştirecek hiç birşey olmadığını kavrayan münzevi bir derviş ve bütün oyunu yıkmayı arzulayan devrimci onun kalbinde hiç sönmeden yanan ateşin başında sohbet ederler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir